Toothpastes have been used for many years and play an important role in the formation of dental health. Today, most people in various societies brush their teeth to make them look more aesthetically pleasing. It is accepted that the primary purpose of brushing teeth is cosmetic. In fact, the fact that the front teeth are brushed more carefully than the back teeth is not only due to the fact that these teeth are brushed easily, but the fact that they are visible teeth allows the person to give special importance to this area.
The science of dentistry has been adding various therapeutic substances to toothpastes since 1965-70, seeing these facts. The purpose here is as follows: People are forced to brush their teeth for cosmetic reasons. In this case, if a protective or therapeutic substance is to be delivered to the tooth surfaces, the best way is to use toothpaste. In this way, people brush their teeth for both aesthetic purposes and benefit from the beneficial substances in them. Toothpastes have been used for many years and play an important role in the formation of dental health. Today, most people in various societies brush their teeth to make them look more aesthetically pleasing. It is accepted that the primary purpose of brushing teeth is cosmetic. In fact, brushing the front teeth more carefully than the back teeth is not only due to the fact that these teeth are brushed more easily, but also because they are visible teeth, which allows the person to give special importance to this area.
A Good Toothpaste
- It should remove the outer membrane and bacterial plaque (do not damage the enamel and dentin during this process)
- It should be cleaned well
- It should be soft particle should have an abrasive
- Should not have an irritating effect on the oral mucosa
- All components should be harmless
- Should have a decay-preventing effect
- Should be stable
- Should be hygroscopic
- Should give coolness to the mouth and have a refreshing taste and smell
- Should be easily cleaned from the mouth and teeth
- Should be homogeneous, fluid, bright
- Should be affordable
Contents
- Mechanical cleaners (abrasives, abrasives)
- Moisturizers
- Foamers
- Flavors
- Preservatives
- Specialty ingredients
Burada koruyucu diş hekimliği açısından önemli olan, son maddede yer alan özel maddelerdir. İşte bunlar, diş macunlarından yararlanılarak oral kaviteye ulaştırılmaya çalışılan etken ajanlardır. Çürük durdurucu, asit nötralize edici, bakterisid, bakteriostatik, enzim inhibe eden, diş taşları oluşumunu önleyici, beyazlatıcı, dentin duyarlılığını tedavi edici ve hatta periodontal hastalıkları önleyici tüm maddeler bu gruba girer. Diş macunları içindeki bu etkin maddeleri sırayla gözden geçirilmesi gerekirse şunları söyleyebilmek mümkündür.
Çürüğe Karşı Koruyanlar
Bunlar en başında fluorür (fluorid) taşıyan etken maddeler gelir. Fluorürlerin diş çürüklerini önleme mekanizmaları üzerine çok çeşitli iddialar ortaya atılmışsa da en kabul edileni minenin çözünürlüğünü azaltması ve bakteriler üzerindeki etkinliğidir. Bugün diş macunlarının pek çoğunda fluorürler bulunmaktadır. Ancak bilimsel açıdan fluorürler kadar diş macununun kapsadığı aşındırıcılar (abrazifler) önemlidir. Esasen bir diş macunu yaklaşık % 40-50 kadar aşındırıcılar içerir ve bunlar dişlerin temizlenmesinde önemli rol oynarlar. Fluorürlerle birlikte aşındırıcıların ele alınmasının önemi şuradadır;
Aşındırıcıların fluorürlerle reaksiyona girerek çözünmez bileşikler yaratmamaları gerekir. Diş macunlarına ilk fluorür ilavesinde bu madde kalsiyum karbonat ile birlikte kullanılmış; ancak buradan açığa çıkan kalsiyum, fluorürlerle birleşerek kalsiyum fluorür (CaF2) oluşturmuştur. Bu madde çözünmez ve böylece dişler fluorürlerden hiçbir şekilde yararlanamamışlardır. Bugün çok çeşitli aşındırıcılar geliştirilmiş ve sorunun üstesinden gelinmiştir. En çok kullanılan aşındırıcılar; silika, alumina, çözünmez metafosfat, çözünmez kalsiyum bileşikleri ve akriliklerdir. Günümüzde diş macunlarının içindeki fluorürün etkinliğini artırmak için farklı bileşikleri ilave edilmekte ve bir şeker alternatifi olan xylitol de bunların içinde yer almaktadır.(17)
Diş macunlarının içinde bulunan florür miktarları ise farklılıklar gösterir. Kutu üzerinde fluorürlerin ağırlıkta % miktarı veya ppm konsantrasyonu verilir. ppm (parts per million) milyonda birim anlamına gelir ve kilogramdaki miligram (mg) miktarını gösterir. Diş macunlarının içindeki florürler çok farklı değişiklikler gösterirsede bugün üç formül en geçerli olarak kabul edilmektedir.
Sodyum fluorür (NaF), Sodyum monofluorofosfad (SMFP) ve kalay fluorür (SnF2). Bugün içerdikleri fluorür açısından diş macunları birbirinden çok farklı değildir. Tüm dünya piyasasında diş macunları 1000-1500 ppm F taşırlar. Genelde 1000-1100 ppm en sık rastlanılandir. Bunlar NaF, SMFP veya SnF2 şeklinde olabilir. Son yıllarda ağırlıklı olarak NaF ve SMFP içeren diş macunlarına daha sık rastlanmakta SnF2 taşıyanlar azalmaktadır. İhtimal ki kalayın dişleri boyama olasılığı diş macunları üreticilerinin çekinceye zorlamaktadır. Esasen dişleri iki değerli değil dört değerli kalay boyar. Ancak kalay korkusu SnF2 de kendini göstermişe benzemektedir. Buna karşın SnF2 li diş macunlarının antibakteriyel oldukları ileri sürülmektedir.
Genelde 1000 ppm F taşıyanlarla 1500 ppm F taşıyan diş macunları arasında klinik olarak bir yararlılık farkı var mıdır? Bugün bildiğimiz kadarı ile bu konsantrasyon farkı belirgin bir üstünlük yaratmamaktadır. Sadece, başka fluorür uygulamalarının da kullanan çocuklarda, diş macunu yutma alışkanlığına dikkat edilmesi gerektiği ve bu sebepten anne babaların uyarılması önerilmektedir.Dentin ve minedeki çürük benzeri lezyonların reminerilizasyonunda da NaF ile SMFP'in birbirine belirgin bir üstünlüğü yoktur. Kullanılan etken madde olan NaF (Sodyum fluorür) ve SMFP'in (Sodyum monofluorfosfat) daha yararlı olduğuna dair yüzlerce çalışma yapılmıştır. Diş macunu piyasasının çok geniş olduğu ve firmaların kıyasıya mücadele ettiği gözönüne alınmalıdır. Ancak geniş çaplı uluslararası bilimsel kuruluşlar klinik yararlılık açısından birinin diğerine üstünlüğü olmadığını kabul etmektedirler. Bazı araştırıcılar NaF'ün SMFP'a klinik çalışmalarda üstünlük sağladığını ileri sürüyorlarsa da, diğer bir grup araştırıcı fluorür iyonlarında ki farkın çürük önlemede bir diğerine oranla bir yararlılık sağlamadığını belirtmektedirler.Son olarak şu soru sorulabilir: Son 30 yıldır tüm dünyada diş çürükleri sayısı giderek azalmaktadır. Bu azalma fluorürlere veya fluorürlü diş macunlarına ne kadar bağlıdır veya gerçek sebep başka mıdır? Diş çürükleri gibi ileri derecede multifaktöriyel olan bir olyada bu soruya olumlu veya olumsuz cevap vermek çok zordur. Ancak koruyucu dişhekimliği üzerinde çalışanların iddiası şudur: Son 30 yıldır diş çürükleri azalıyor ve son 30 yıldır fluorürlü diş macunları kullanılıyor.
Hassasiyeti Önleyenler
Klasik bilgilerimize göre dentin duyarlılığı dışarıdan gelen etkenler sonucu denin lenfinin hareketi sonucu pulpadaki sinir uçlarının uyarılması ile oluşur. Şu halde dentin duyarlılığını önlemek için yapılacaklar bellidir:
- Uyaranların dentin yüzeyine ulaşmasını önleme,
- Dentin yüzeyini (dentin kanallarını) kapatmak,
- Pulpadaki sinirlerin olayı algılamasını veya ağrı iletimini durdurmak
Bu konu üzerinde oldukça uzun süre çalışılmış ve dentin yüzeyine hidrofob karakterli maddeler uygulanmıştır. Bilindiği gibi hidrofob karakterli maddeler suyu iterler. Uyaranlar da genellikle su (tükürük) ile taşındıkları için dentin yüzeyine ulaşamazlar. Ancak bu maddelerden yararlanılarak bir diş macunu üretmek mümkün olamamıştır.
Bu fikir başarılı olmuştur. İlk olarak olarak % 10 SrCI2 (stronsiyum klorür) taşıyan diş macunları piyasaya sürülmüştür. Bunlar gerçekten dentin duyarlılığını azaltırlar, ancak başarı için uzun süreli kullanım (3-6 ay) gerekir, ayrıca tatları hastalar tarafından beğenilmemektedir. Stronsiyum element olarak kalsiyuma çok benzer ve organizmada kalsiyumun yerine geçebilir.
Buradan yola çıkılarak kalsiyum-stronksiyum apatit çökeltisi yaratılmaya çalışılmıştır. Amaç dentin kanallarının ağzını örtmektir. Ancak etki mekanizması kesin değildir. Aynı amaçla fluorürlü preparatlarda kullanılmaktadırlar.
Son yıllarda yeni gelişmelerle dentin duyarlılığı önlenmeye çalışılmaktadır. Burada potasyum klorürden (KCI) yararlanılmaktadır. Bilindiği gibi potasyum organizma için önemli elementlerden biridir ve potasyumun pulpanın duyu sinirlerini depolarize ettiği ve bu yolla ağrının iletimini durdurduğu gösterilmiştir. Böylece potasyum potansiyel sinir iletisinin başlamasını bloke etmektedir ve dışardan gelen etkenler dentin lenfini harekete geçirse bile ağrı iletisi durdurulabilmektedir. Buradan hareketle dentin duyarlılığını azaltmak için KCI taşıyan diş macunları üretilmektedir. Bunların içine çürük önleyici etken olarak fluorürler de ilave edilmektedir. Araştırmalar diş macununun gerçekten başarılı olabildiğini göstermektedir. Tabii ki bunların da uzun süreli kullanımı gerekmektedir.
In recent years, new developments have been made to prevent dentin sensitivity. Potassium chloride (KCI) is used here. As is known, potassium is one of the important elements for the organism and it has been shown that potassium depolarizes the sensory nerves of the pulp and thus stops the transmission of pain. Thus, potassium blocks the initiation of potential nerve conduction and even if external factors activate the dentin lymph, the pain transmission can be stopped. Based on this, toothpastes containing KCI are produced to reduce dentin sensitivity. Fluoride is also added to these as a preventive agent. Research shows that toothpaste can really be successful. Of course, these also require long-term use.
Those That Prevent the Formation of Dental Stone
The most commonly used active ingredient in this regard is pyrophosphates. It is suggested that pyrophosphates prevent the decomposition of calcium-phosphate and thus delay the formation of dental stone. The medical world has been interested in pyrophosphates long before dentistry. There was a problem that those who deal with biological calcification could not solve. The ossification process continues for a certain period of time after it starts and calcification stops after the bones take their anatomical shapes. Since calcification continues with the accumulation of new calcium-phosphates, what is the mechanism that stops the process at a certain point? Otherwise, the entire body must ossify.
Antibacterials
These substances were first used as mouthwashes and were added to toothpastes when they were seen to be effective. One of the most well-known is zinc compounds and they are usually added to toothpastes as zinc citrate. Their concentration in toothpastes is around 0.50-0.75%. Here, it is necessary to mention the effect of zinc. As is known, almost all heavy metals have oligodynamic effects. In other words, heavy metals have a bactericidal effect. Here, the function of zinc is to show an antibacterial effect. It is less toxic compared to other heavy metals and is an element that is essentially present in the body (since it enters enzyme reactions). Later, in order to increase the effect of zinc citrate, triclosan, a non-ionic antibacterial active substance, was added to the structure. Triclosan is found in toothpastes at a rate of approximately 0.2-0.3%. In recent years, it has been used alone as well as together with zinc citrate. Just as pyrophosphate and Gantrez are used together, a copolymer is added to toothpastes to increase the effect of Triclosan. Gantrez can be used together with Triclosan, and it can also be found together in PVM/MA copolymers. Today, studies have proven that when both zinc citrate and triclosan are included in toothpastes with various active ingredients, there is a decrease in bacterial plaque and bleeding gums. Toothpastes that only contain SnF2 are also recommended for the same problem.
Whitening
These types of toothpastes contain proteolytic enzymes that remove stains from teeth. Some of these are claimed to also remove the outer layer of the tooth. In addition to whitening toothpastes, whitening gels have also been released. Proxides are added to these along with enzymes and it is claimed that they spread to all parts of the mouth with the foaming effect, thus cleaning and whitening. It would be appropriate to state that the carbonates found in some toothpastes have a preventive function by increasing the pH of the mouth rather than having a whitening effect. Long-term clinical studies are needed for a definite conclusion.
&In Summary
A toothpaste is no longer applied only for aesthetic purposes but also for preventive and even therapeutic purposes. The substances they contain have increased a lot compared to the past and have sometimes become used like a medicine.
In this case, what dentists need to know is what the active ingredients in toothpaste do. For this, toothpaste manufacturing companies should write the substances the toothpaste contains in detail on the box. The dentist will read this and recommend a toothpaste according to need. It is gratifying to see that some companies have recently provided comprehensive information on the box. In addition, toothpaste manufacturing companies should be in closer contact with dentists if they think that the product they produce has a place in preventive dentistry and even as a treatment.